Gözyaşı
temelde üçe ayrılıyor. Bunlardan birincisi devamlı olarak üretilen gözü
nemlendiren ve koruyan bazal gözyaşı, ikincisi biyolojik olarak farklı olan
gözün temizlenmesi için salgılanan refleks gözyaşı, üçüncüsü ve en ilginci
mutlu, üzgün, acı içindeyken veya güçlü hislere kapıldığımız anlarda akan
duygusal gözyaşıdır.
Bu
gruplar Fisher’ın yaptığı mikroskobik çalışmalarda enteresan bir şekilde
gözlenmiş.Yani gözyaşlarımız aslında yapısal olarak da gruplarına göre
farklılıklar gösteriyor.
Ağlamak üzgün olduğumuz
zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız bir durumdur. Peki, neden duygulandığımız
zamanlarda ağlıyoruz? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki aslında üzgün
olduğumuz için değil, üzgün olmayı atlatmak için ağlıyoruz.
Yapılan
kimyasal analizlerde, duygusal gözyaşının içinde bulunan lösin enkefalin adlı
maddenin doğal ağrı kesici rolünü üstlendiği belirlenmiş. Buna bağlı olarak da
duygusal gözyaşı vücudumuzda stres durumunda salgılanan kimyasalların
seviyesini düşürerek stres seviyesini de dengelemiş oluyor. Ayrıca duygusal
gözyaşının içinde serotonin (insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren
madde) ve prolaktin (süt üretimini düzenleyen hormon) gibi maddeler bulunduğu
da biliniyor.
Ağlarken beynimizde neler oluyor?
Japonya’da
2008’de yapılan bir deneyde, insanlara acıklı bir film izletip
duygulandıklarında beyinlerinin prefrontal medial korteksi (dış dünya ile
ilgili algılar, dünya hakkındaki düşünceler, bedenin kendisindeki olaylar
hakkında bilgisinin olduğu bölge) aktifleşmesinin arttığı, ağlamaya
başladıklarında ise bunun üzerine keskin bir artış daha olduğu izlenmiş.
Şöyle bir
bakacak olursak her olayda sistemli bir şekilde çalışan beynimizin duygulanıp
ağladığımızda bile bundan ödün vermediğini muhteşem bir şekilde görüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder