Bağırsaklar ile insan beyni arasında , başka hiç bir organda
olmayan bir bağlantı var. İkinci beyin olarak nitelendirilen bağırsaklar,
yediğiniz içtiğinize bağlı olarak duygu durumunu etkileyebiliyor. Ya da ruh
haliniz de aynı şekilde bağırsaklarınızı.İnsanlık bunu hep sezmiştir… Hislerin
makamı vücudun tam merkezindedir… Orada,midede, heyecandan “kelebekler
uçuşur”, öfke mideye “vurur”.
Artık, bilim dünyası da bunu doğruluyor ve karın bölgesi,
mükemmel sindirim sistemi, tiksindirici içeriği ile araştırmaların ilgi odağı
oluyor.Bilim ve toplum tarafından tabu Kabul edilen ve çirkin görülen
bağırsaklar, yüz milyonlarca sinir hücresi tarafından çevrilmiş olup omurgadan
daha fazla nörona sahiptir. Nöro bilimcilerin keşfine göre, bu “ikinci
beyin” neredeyse kafadaki beynin bir ikizi; hücre tipi, etken
maddeleri ve reseptörleri ile kafadaki beynin birebir aynısıdır.
Bağırsaklar vücudun en büyük organıdır ve
savunma hücrelerinin % 70’i burada bulunur. Bağırsaklarda bulunan
savunma hücrelerinin büyük bir bölümünün bağırsak beyin ile beyine doğrudan
bağlantısı vardır. Hücreleri iyi ve kötü diye ayırt etmeyi öğrenirler, bu
öğrenilen bilgi hafızalarına kaydedilir ve gerektiği anda yine etkinleştirilir.
Bu işlemlerin çoğu, birinci beyinden tamamen bağımsız çalışır. Vücuda zehir
girdiği zaman bağırsaktaki ikinci beyin tehlikeyi ‘ilk’ olarak “hisseder” ve kafadaki
birinci beyine tehlike sinyalleri gönderir, çünkü tehlike anında kafadaki beyin
hazır olmalı, kişi midesinin ne durumda olduğunun bilincinde olup plana göre davranmalı,
kusma, kramp ve ishal şeklinde tepki vermelidir.
Her iki beyin arasında, hücre biyolojisi
bakımından hayret verici bir benzerlik vardır. Kafatasındaki birinci beyin gibi
bağırsaklarda yer alan ikinci beyin de hassas bir idare merkezidir. İkinci
beyin, düşünce organımız olan birinci beynimiz ve psikolojik durumumuza etki
eden Dopamine, opiat gibi psiko-aktif
maddelerin kaynağıdır. Mutluluk hormonu olarak bilinen Serotonin'in % 95'i
bağırsaklarda, %5'i beyinde yapılıyor.
Bağırsakların anatomik kıvrımlı yapısı bile
beyindeki kıvrımları çağrıştırmaktadır. Bu uzun mesafe boyunca,
bağırsaklarda emilimi yapılan besinlerin sevkini mümkün kılmak için birkaç
durdurucu ve hareket ettirici sinyallerle ardı ardına uyarım yapılıyor.
İkinci beyin, oldukça duyarlı ve son derece hassas bir dengeden
sorumludur. Durdurucu sistem fazla aktif olursa, bağırsaklar o kadar gevşer ki,
bağırsak felç olur, bunun sonucunda kabızlık meydana gelir. Eğer hareket
ettirici sistem çok fazla aktif olursa, sevkiyat çok çabuk gerçekleşir ve ishal
meydana gelir.
Bağırsak beyin yöneticidir de… Kendi sensörlerinden gelen
dataları kendisi değerlendirir, işleme koyar, bir takım reaksiyonları kontrol
eder, komşu organlara emir verir, enfeksiyonlara karşı savunma ve kas çalışmasını koordine eder. Çok
çabuk karar vermek zorundadır ve depolanmış bilgilere ulaşabilir. Organize bir
şekilde çalışır. Farklı durumlarda gereken reaksiyonları gösterebilir. İkinci
beyinde işbirlikçi (kooperatif) bir sinir sistemi için gereken her şey vardır.
Çok az bilgi, beyin tarafından bağırsaklara gönderilir.
Nöro bilimci doktor Michael Gershon; ‘‘Bağırsak beyin kendi
“nöronlarını” geliştiriyor. Kısa zaman önce bilim adamları bağırsaktan beyine
giden sinir hatlarının, beyinden karına gidenlerden çok daha fazla olduğunu,
öyle ki, bu bağlantıların %90 ının aşağıdan yukarı doğru (bağırsak beyinden-kafa
beyine) gittiğini buldular. Peki bu neden böyle? Çünkü o yöndeki bağlantılar
çok daha önemlidir. Bağırsaktan gelen sinyaller her yerde mevcuttur, fakat biz
bunları bilinçli olarak algılayamıyoruz. Ancak bulantı, kusma veya ağrı gibi
alarm işaretleri ile farkına varabiliyoruz. Ama bütün bubilinçaltı,
bağırsaklardan kafadaki beyne gönderilen sinyaller organik manalarla yüklüdür.’
Birinci ve ikinci beyni aşağıdan yukarı doğru
bağlayan kapsamlı sinir ağında, hayret uyandırırcasına, “karın
hissi” ve “sezgisi” görülüp bunun,
birinci beynin biyolojik ikizi olarak tanımlanmasıyla artık hiçbir meslektaşı Nöro-Gastroentolog ve Fizyoloji profesörü Emeran Mayer’in görüşünü hafife
almıyor. Bu durum, birbirine sıkıca bağlı iki beynin etkileşmesinden doğuyor.
Araştırmacılar sonuç olarak kafadaki beyinde, bağırsak beyinden yukarı, kafa
beyine doğru yollanan ve bütün mide-karın reaksiyonlarını ve datalarını
toplayan bir “duygu-bellek- bankası”nın varlığından bahsediyorlar.
Mesela
çok korkutucu olaylarda ortaya çıkanrahatsız edici hisler gibi… Fakat aynı
zamanda sevinçli bekleyişlerde ortaya çıkan biyolojik şifreler, mesela aşık
olunca “karında uçuşan kelebekler”
gibi veya bazı insanlara bakınca ortaya çıkan şaşırtıcı reddetmeler gibi… Bir
insan, başka bir olayda benzer bir durumda, bir karar vermek zorunda kalırsa, o
zaman bu karar sadece entelektüel bir hesaba göre verilmiyor, her zaman bu
muazzam kataloğunda biriktirilmiş duygu ve vücut reaksiyonları da
bilinçaltından katılarak bu kararı şekillendiriliyor, yani buna “gut
feelings ( karın hissiyatı)” denir.
’ Kafadaki Beyin Bağımsız Olarak
Karar Verdiğini Zannediyor, Hâlbuki O,Bağırsak Beynin Onu Nasıl Yönlendirdiğini
Fark Etmiyor Bile…Yani gün boyunca karın beyine hikâye anlatıyor. Ona duygusal
profil yaratıyor. Yaşamın her dakikasında beyine bir “duygu
yatağı” hazırlanıyor, geceleyin bütün bu sürekli bombardıman
rüyaları bile şekillendiriyor.
Kaynak: Geo Dergisi Almanya ve Ntv sağlık
Sağlıcakla ve sevgiyle kalın
Tülay okcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder