Translate

11 Eylül 2017 Pazartesi

Katarakt Günlüğüm 3. Bölüm



Gözümü bandajladıktan sonra yüzüme, gözüme beş gün su değdirmenin yasak olduğunu tembihleyip eve yolluyorlar. Bu sıcakta yüzümü ve saçlarımı yıkayamama düşüncesi hiç hoşuma gitmiyor, ama yapacak bir şey yok. Ameliyat biteli birkaç dakika olmuş ama zerre kadar acı çekmiyorum. Bunu beklemiyordum doğrusu. Ama ne kadar heyecan yaptığımı şimdi anlıyorum, çünkü kan şekerim aniden düşüyor. Eve dönüş yolu on dakika sürse de bana çok uzun geliyor. Güneşin parlaklığı da dayanılmaz. Eve varır varmaz uzanıyorum, enerjim yok oldu bir anda, bedenim yapılan müdahaleye tepki gösteriyor belli ki.

Ameliyattan iki saat sonra ilk kez damla damlatmam gerek. Yani bandajı söküp, yeni görüşümün test sürüşünü yapabileceğim. Çok heyecanlıyım, çünkü ameliyattan sonra ilk gördüklerim epey bulanıktı. Ne kadar zamanda düzelir acaba? Yattığım yerden açık gözümü saatten ayırmıyorum. Ve nihayet o uzun iki saat geçiyor. Bandajı açmaya çalışırken meraktan çatlayacağım, çünkü doktorum lens bir kez takıldığında geri dönüşü olmadığını söylemişti. Ya bundan sonra hep bulanık görürsem ne olacak? Bandajı aralayıp karşıya bakıyorum ve gördüklerime inanamıyorum: her şey pırıl pırıl ve çok keskin. Sanki biri beynimdeki eski tip televizyon üstü  antenini çıkarıp, yerine full HD çanak anteni takmış. Eski tip antenle televizyon izlemişliğiniz varsa ne demek istediğim anlarsınız... Damlalarımı damlatıp gözümü bandajlıyorum yine. Nasıl olsa 4 saat sonra bandajı çıkarma iznim var, bu yeni görüşün keyfini o zaman çıkarırım.

Dört saat de geçiyor, bandajı söküp atıyorum. Damlalarımı damlatıyorum. Damlalar iki saatte bir kullanılmak zorunda, ama iyileşmek için şart. İşin ucunda bu kadar iyi görmek varsa damlatırım tabi ki, ne olacak. Kalkıp evde dolaşmaya başlıyorum. O da ne? Bir anda deli gibi midem bulanmaya başlıyor. Bir kaç adım daha yürüyorum, bu sefer de başım dönüyor. Ne oluyor böyle? Hemen gidip koltuğa oturuyorum ama durum değişmiyor. Gözlerimi kapatınca geçiyor. Biraz bekliyorum gözümü açıyorum... hop yine midem bulanıyor, hatta daha da kötü bulanıyor... kusmak istiyorum... o derece bulanıyor. Hayda! Bu ne şimdi? Telaşlanıyorum. Gözlüğümü takıyorum, o da olmuyor, hatta başım sarhoş gibi dönüyor. Zaten gözlüğümdeki sağ cam ameliyat öncesi cam. Onunla istesem de göremem ki.

O an birden durumu anlıyorum. Bir gözüm iyi görüyor, diğeri eskisi gibi. Beynimdeki eski kayıtlar ve yeni durum çakışınca sistem error veriyor. Yani beyin bu yeni verileri nasıl değerlendireceğini bilemediği için arıza butonuna basıyor. Beynime ve kendime acıdığım için gözümü tekrar bandajlayıp gözlüğümü takıyorum ve bulantı da, baş dönmesi de geçiyor. Sabah bir daha denemeye karar veriyorum, zaten kontrole gitmem gerek, olmadı doktoruma danışırım. Ertesi gün uyanınca bandajı söküp kalkıyorum; mide bulantısı ve baş dönmesinden eser yok. Beynimiz ne muhteşem bir organ böyle, makul bir adaptasyon devresinden sonra duruma hemen alışıveriyor.

Aradan neredeyse üç hafta geçti ve çok iyiyim, hatta öbür gözümü de düzelttirmek için can atıyorum. Bitirmeden önce birkaç kısa not da aktarmak istiyorum. Aklınızda bulunsun.

*O beş günlük su yasağı boyunca kadar duş almak serbest, sadece kafanıza su değmeyecek. Ben de bu sorunu saçlarımı kuaförde yıkatarak hallettim.

*Bir kaç hafta boyunca kafayı denize havuza sokmak da yasak. Ayrıca gözü güneş ışığından da korumak gerek.

*Göz damlaları beş altı hafta devam ediyor. Zaten damla zamanı geldiğinde bunu hissediyorsunuz, gözde bir kuruluk başlıyor.

*Katarakt ameliyatıyla uzak görüşüm tamamen düzeldi. Ama yakını görme kusuru azalsa da düzelmiyor. Yani öyle bir beklentiye girmeyin. Benim yakın numaram 3.5 'tan 2'ye düştü o kadar. Ben ameliyat olan tarafa 0 numara gözlük camı taktırdım, diğer taraf da eskisi gibi duruyor. Yani bir anda gözlüklerden kurtulmuyorsunuz.

*En önemli bilgi de şu: Katarakt ameliyatlı gözleri ömür boyu ovalamak yasak (işte bu bana çok zor geliyor, zira gözlerimi çok ovalarım)

*Bir kaç kişi nerede ve kime ameliyat olduğumu sordu:
Ameliyatım Sgk kapsamında yapıldığı için, para ödemedim, yani sigorta karşıladı. Onun için  nerede ve kime sorularına rahatlıkla cevap verebilirim. Kuşadası Adagöz Hastanesi  Doktor Eser Paşa. Hastane personeli hem çok güler yüzlü hem de çok yardımcı. Doktorum zaten dünya tatlısı. Kesinlikle tavsiye ederim. Kendisine de çok teşekkür ediyorum.

Vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum.
Sevgi ve Sağlıcakla kalın
Tülay Okcu


10 Eylül 2017 Pazar

Katarakt Günlüğüm 2. Bölüm


Ameliyat günü hastaneye gittim. Korkmadım, endişelenmedim dersem yalan olur. Neticede bilincim yerindeyken gözümü ameliyat edecekler, göz bu başka bir şey değil. Ya gözleri kırpmak istersem, acı duyacak mıyım... nasıl olacak, gibi bir sürü düşünce dolaştı durdu kafamda. Ama herkesin söylediği, "çok basit bir ameliyattır" sözleri beni teselli ediyor nedense. Korkunun ecele faydası yok, bir gayret atlatacağım bunu.
Ameliyattan önce bekleme salonunda beş dakikada bir gözüme damla damlatıyorlar, ama gözüm zaten pek görmediği için, bu damlaların nasıl bir etki bıraktığını anlamıyorum bile. Nedense kafamda hep bir Louise Hay cümlesi dolaşıp duruyor: "Hayatında görmek istemediğin ne var?" Bu sorunun cevabını düşünürken vakit geçiyor ve ameliyathaneye çağrılıyorum. Hadi hayırlısı!



Arkadaşımla vedalaşıyorum sadece, katarakt ameliyatına girerken helalleşmek biraz abartılı olur yani. İçerde ameliyat kıyafeti ve bone giydiriyorlar. Komik görünüyorum, ama olsun . Son bir damla daha damlatıyorlar ve ameliyathaneye giriyorum. Doktorum çok neşeli ve rahat. Güzel. Heyecanlı ve endişeli görünse oradan hemen kaçardım sanırım. Zaten benim heyecanım ikimize de yeter Doktorcuğum, sen zahmet etme.
Ameliyat masasına uzanıyorum ve bana sorulan ilk soru şu: "Ellerinizi bağlamamızı ister misiniz?" Bir anda kendimi kurbanlık koyun gibi görüyorum ve kurban bayramına daha üç gün var, yok kalsın. Uslu duracağıma söz veriyorum ve ameliyat başlıyor.
Yüzüme bol miktarda tentürdiyot sürüp, bir örtü yerleştiriyorlar, sadece ameliyat olacak gözüm açıkta kalıyor, yani öyle sanıyorum, çünkü o damlalardan olacak sadece ışık görüyorum. Gözüm açık kalsın diye bir alet takıyorlar ve ameliyat aşamasının en sevimsiz kısmı bu. Doktorum tatlı, tatlı konuşurken işlem başlıyor. Acı yok, hem de hiç. Güzel. Düşündüğüm kadar kötü değilmiş. "Şimdi çok ışık gelecek ve rahatsız olacaksın", diyor ve gerçekten rahatsız oluyorum, gözümde bir şeyler oluyor ama hissetmiyorum. "

"Şimdi ışık kaybolacak, bunu hiç sevmeyeceksin ama bunu ben yapıyorum diyor ve  ışık gidiyor. Ne oluyor be? Işık nerde? Diğer gözümü korkudan kapattığım için zifiri karanlık. Doktor haklı, bunu hiç ama hiç sevmedim. Ameliyatta tek paniklediğim an bu an işte. Tek düşündüğüm şey şu: "Allahtan bir gözüm daha var! En kötü tek gözle idare ederim." Bu durum belki 20 saniye filan sürüyor, ama bana yetiyor.
"Şimdi ışık dönecek", dediği anda ışık dönüyor... hem de ne dönmek! Gördüğüm renklerin güzelliğini anlatamam. Hani uzaydan galaksilerin rengarenk resimler var ya onlar bin kat güzelini görüyorum. Huşu  içinde renk ve şekilleri izlerken, doktorum kataraktı temizlediğini ve artık lensi takacağını söylüyor. Tamam doktorcuğum, sen nasıl uygun görürsen, ışığım geri döndü ya, iyiyim ben.

Lens takma kısmı az biraz rahatsız ediyor, ama kısa sürüyor. "Lense cila atıp kapatacağım ve ameliyat bitecek", diyor doktorum. Cila? Enteresan... ama ben sadece o iki kelimeyi duyuyorum: Ameliyat bitti. Oh be. Gazam mübarek olsun. Kalkabilirsiniz dediklerinde ayağa fırlıyorum. Gözümü bantlamak için bir koltuğa götürürlerken etrafa bakıyorum. Görüyorum! Görüntü pek matah değil, idare eder, ama görüyorum en azından. Gözümün içini kazıdılar ve ameliyat biteli 10 saniye olmuş ve ben nasıl bir beklenti içindeysem artık... Zaten hemen gözümü bandajladıkları için daha fazla araştırma yapamıyorum. Peki o zaman bandajın çıkmasını bekleyeceğim.        

Devamı yarın 😊


9 Eylül 2017 Cumartesi

Katarakt Günlüğüm 1. Bölüm


Gözlük kullanmaya çok alıştım; yaklaşık 6-7 yıldır uzak yakın gözlüğü kullanıp durumu idare ederken geçen yıl doğru düzgün göremediğimi fark ettim. Beyin görüntüyü tüm olarak algıladığı için sorunun tek gözden kaynaklandığını fark etmiyorsun bile. Ben de suçu gözlük camlarına atıp durmadan camlarını temizlemeye başladım, tik oldu resmen. Ne kadar silersem sileyim kirli pencereden bakıyormuşum gibi. Doktora gittim, "Gözlük camlarını silmeyi bırakabilirsin, çünkü sağ gözünde Katarakt oluşmuş." dedi. Katarakt daha körpecik bir yavru olduğu için, ameliyat için büyüyüp serpilmesini beklememiz gerekir deyip beni yolladı. Katarakt yüz yıl önce körlüğe yol açarken, artık basit bir ameliyatla sorunu ortadan kaldırıyorlar. Bunu bildiğim için çok da önemsemedim. Madem öyle büyümesini bekleyip ameliyat olurum olur biter dedim.

Katarakt normalde yavaş gelişir. Bende öyle olmadı. Benim yavru katarakt beş ay içinde ergenliği filan atlayıp doğrudan yetişkin ve gelişkin bir katarakta dönüştü. Görmem hızla bozuldu, şöyle ki : uzun sıcak bir duştan sonra banyonun aynası buğulanır ve aynada sadece silueti görürsünüz, ama ayrıntı yoktur, işte ben öyle görüyorum. Öbür göz de zaten çok iyi değil ve halihazırda iki gözün işini birden yapsa da yetersiz kalıyor. Merdivenlerden inerken zorlanmalar, yolda tökezlenmeler başladı; televizyonu da anca dibine kadar gidince seçebiliyorum.Her nedense bulutlu havalarda görüşüm daha da bozuluyordu. Çok parlak ışıkta da iyi göremiyorsun. Karşıdan ışık gelince de olmuyor... öyle de olmuyor böyle de olmuyor. Aman işte sadece katarakt dedikleri şeyle yaşamak böyle bir durum işte.

Şimdi romatizmamı doğal yollarla yendiğim için, katarakt için de aynı şeyi denemeye karar verdim. Hemen araştırmaya koyuldum... karşıma bir kaç öneri sürekli çıkınca, aktara koşup hepsini aldım. Hint yağı damlatın yazıyordu, damlattım. Anason, Gojiberry, Yabanmersini, ne varsa yedim ama Kataraktım Nuh diyor, peygamber demiyor.


10 ay beklemişim zaten ve çok sıkıldım. Yolda hızlı yürümeye alışmışım, düşme korkusundan ağır aksak hareket etmek ruhumu sıkıyor. Doktora gidiyorum. Bana müjdeyi veriyor: sol gözümde de katarakt başlamış, görme oranım 80%, sağ gözde ise 20%. Ortalarda öyle Leyla gibi gezinmem boşuna değilmiş meğer, yarı kör durumdayım haberim yok. Hemen ameliyat olmaya karar veriyorum. 
Devamı yarın 😊