Translate

8 Aralık 2016 Perşembe

7. Bölüm

Böyle minik zaferler derken yıllar geçti, kızım okula başladı. Ben de rehber olmaya karar verdim desem de inanmayın.  Bir gün can dostum ( o kendini biliyor) geldi ve bakanlık rehberlik kursu açıyor, katılman şart çünkü rehber olman lazım dedi. Ben de yok artık, daha bir iki yıl önce zor yürüyordum, ev işlerini bile ancak tek başına yapabiliyorum, rehberlik benim neyime dedim.  O da "Ben anlamam. Bu kursa katılacaksın. Sana iyi gelir. Hastalığını düşünecek zamanın olmaz. Karar verildi ve konu kapanmıştır" diyerek geldiği gibi gitti. Ve onun sayesinde yapmayı düşünebileceğim en son mesleği yapmaya başladım.... hastalığıma RAĞMEN. 33 yaşında rehber oldum, ağrılarıma, hastalığıma rağmen. Bu hayatta verdiğim en doğru kararlardan birisidir. İlk başta fikri bile çılgınca geliyor. Ağrılarımın kudurduğu zamanlarda kendi başıma giyinip soyunurken bile zorlanan ben, fiziksel olarak bu kadar zorlayıcı olabilecek bir mesleğe girişiyordum. Şu an ağrılardan kurtulmuş bir durumdayken o zamanki deli cesaretime şaşıyorum doğrusu. İnatçı olduğumu söylemiştim zaten. Ama o "yapabilirim" modu insana gayret veriyor veya bir nevi hayat arsızı yapıyor.  Al sana hastalık.. al sana. Bak bunu da yapıyorum işte ... hani beni süründürecektin ...yok öyle...rehber de oldum işte.. al sana.



Birkaç yıl daha geçiyor. Bu arada piyasada var olan ilaçlara alerjim olduğu için sadece ağrı kesicilerle götürüyorum işi. 2000 yılına geliyoruz. Gündelik hayatımı sürdürüyorum ve bir yandan çalışıyorum. Ama hastalık da yapacağını yapıyor bu arada. Ellerimde ve bileklerimde kalıcı hasarlar ve deformasyonlar oluşmuş durumda. Derken işte bana tekerlekli sandalyede oturacaksın diyen doktora rastlıyorum. Beni piyasaya yeni gelen ilaçları almaya ikna ediyor.
 Böylece ilaç dönemim başlıyor. Bazı ufak iyileşmeler oluyor, umutlanıyorum. Bu arada kişisel gelişim kitaplarını keşfediyorum ve bu keşfin bendeki iyileşme sürecini başlatacağını yıllar sonra anlıyorum. Kendimi hekimlere ve modern tıbba teslim ediyorum. Özel hayatımda yaşadığım zorluklarla doğru orantıda hastalığım kötüye gidiyor. Ama o dönemde aradaki bağlantıyı göremiyorum, çünkü o bilinç düzeyinde değilim henüz. Sürekli bir ilaç daha ekleniyor .

 2006 'da en yeni jenerasyon bir ilaca başlıyorum. Bu ilacı almaya başladıktan bir kaç gün sonra ağrılarım geçiyor. Bir  anda bitiyor. 1989 'den beri ağrısız tek bir saat geçirmemiş olan ben hiç ama hiç ağrı hissetmiyorum. Sevinçten bir hafta ağlayıp duruyorum. Yataktan fırlayarak kalkıyorum ağlıyorum. Saçımı tarıyorum, at kuyruğu yapıyorum ağlıyorum. Duşta şampuan şişesini sıkıyorum ağlıyorum ama bu sefer sevinçten ağlıyorum hep. Bunları ağrı duymadan yapabilmenin mutluluğu tarif edilemez.  Ama ilacın inanılmaz çok yan etkileri var. İki kocaman sayfa minicik yazılmış yan etki listesi. İlacı alsan bir türlü, almasan bir türlü. Ben almaya devam ediyorum. Derken iki yıl sonra ağrılar geri dönüyor. Yavaşça ve sinsi sinsi. 2009 yılında başladığım yere dönüyorum, hatta daha da kötü bir hale geliyorum. Doktorum sürekli yeni ilaçlar ekliyor reçeteme. Ama ben ağrıdan evde çığlık atıyorum, avazımın çıktığı kadar ağlıyorum,  o derece kötüleşiyorum.
2012 benim dönüşüm yılıdır.  Onca ilaca rağmen hastalığım ilerliyor. Doktorumdan yardım istiyorum. "Senin için yapacak bir şeyim kalmadı. Piyasada ne kadar ilaç varsa zaten maksimum dozda alıyorsun" diyor bana. Harika, bütün dobra konuşan doktorları bulmakta üstüme yok. 

Sevgiyle kalın 😊 
Tülay Okcu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder