Translate

2 Aralık 2016 Cuma

2. Bölüm

2 Bölüm
Şimdi ben iyileşmek iyileşmek diyorum ya, lütfen bundan tıbbı ve doktorları boş verin anlamını da çıkarmayın. Böyle bir anlayış çok tehlikeli sonuçlar doğurur ve haddimi aşmış olurum. Gerekiyorsa, tabi ki doktora gideceksiniz. Tıp konusunda eleştirebileceğim bir sürü konu var tabi ki ve buna ilerde değineceğim. Bana göre en büyük eksik bütün uzmanlık dallarının hepsi insanı bölüm bölüm ele almasıdır. İnsana bir bütün olarak bakmazlar genelde. Ama insan belli bir çevrede yaşar, fiziksel ve toplumsal. Değişik meslekleri ve alışkanlıkları var. Çocukluktan gelen endişeleri korkuları var. Bizi biz yapan o kadar çok etken varken, hekimlik bedenimizin bir bölümünü soyutlayıp ele alır. Göz doktoru göze bakar, kardiyolog da kalbe bakar. Bizler belki bölümlerden oluşuyoruz iskelet, iç organlar, beyin, kas sistemi ve saire. Ama biz bir bütünüz. 
 Bu "bütün" uyum içindeyse beden de sorunsuz çalışır. Ruhumuz da bu bütünün bir parçası. Belki de en önemli parçası. Bazen yaşadığımız hayat, çevremiz, sevdiklerimiz,  hayat arkadaşımız ya da çalışma ortamımız ruhumuzu sıkar hatta hasta eder. Bu durum da bedene olumsuz etki eder. Sonra hemen doktora koşarız. Doktor da kendi uzmanlık dalına göre hastalığı ya da rahatsızlığı tedavi eder. O sadece kendisiyle ilgili bölüme bakar. Bütün'e değil. Ama biz bir bütünüz, ruhu olan. Ya ruhun seni hasta ediyorsa? Ya bedenin sana bir şey anlatmaya çalışıyorsa. Örneğin mide bağırsak sorunu yaşıyorsun doktora gidiyorsun sana ilaç veriyor. Verecek tabi, versin de zaten.  Ama o doktor sadece mide veya bağırsağınla ilgilendiği için sana şu soruyu sormaz: "neyi hazmedemiyorsun"   Yaşadığın hangi olayı hazmedemiyorsun bir türlü. Burada doktoru da eleştirmiyorum, çünkü sistem bu şekilde işliyor ve doktora böyle eğitim verilmiş, böyle biliyor.  Başka türlüsünü bilmediği için de sana yardım edemez.
Bende sedef hastalığına bağlı kronik Romatoid Artrit var (dı). Buna halk dilinde romatizma derler. 200 kadar çeşidi  var ve  bendeki türü en beterinden. Sürekli çıldırtacak kadar ağrıtan, bütün eklemeleri etkisi altına alıp ağır hasar bırakan türden. Bir doktorum benim Artrit türünün, kanserin son evresindeki hastaların ağrılardan sonra en şiddetli ağrı veren tür olduğunu söylemişti. Hiç şaşırmadım. Ben de yıllarca bu sağlık sisteminin içinde bulunuyorum. Yaşadıklarıma bakarak bu güne kadar  sadece romatizmamla ve onun belirtileriyle ilgilendiklerini söyleyebilirim. " Bedenin sana ne anlatmaya çalışıyor ?" "Ruhunu seni bu kadar hasta edecek kadar ne sıkıyor ?" "Hayatında doğru gitmeyen nedir ? " gibi soruları soran olmadı hiç. Kendime böyle  soruları sormak hatta sormayı aklımın ucundan geçirmek yıllarımı aldı. Aklım başına geldiğinde de 23 yıl geçmişti bile.
 Hayat her ne olursa olsun çok güzel ve her dakikası çok değerli. Ve ben bu soruları sormayı akıl edemediğim için bu değerli dakikalar acılar ağrılar içinde geçti. Şimdi ki aklım olsaydı desem ne yazar. İlla ki bir atasözü kullanmak gerekiyorsa, öyleyse "zararın neresinden dönersen kardır" sözü olsun. Hiç bir zaman geç kalmış sayılmazsın. Önemli olan beni bu kadar iyileştirecek  olan yolu bulmuş olmam.
Bu arada televizyon reklamlarına benzediğimin farkındayım. Sürekli doğru yoldan bahsedip bir türlü sadede gelmiyorum. Sürekli "az sonra " durumları.
Bu kitapta biraz otobiyografi, biraz kişisel gelişim, biraz bilimsel açıklamalar, biraz bitkisel ilaç tarifleri, biraz da bilmiş bilmiş tavsiyeler bulacaksın. Yani ortaya baya karışık bir şeyler çıkacak.  Haydi başlayalım o zaman.



beğendiysen tavsiye et 😊

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder