2 Bölüm
Şimdi ben
iyileşmek iyileşmek diyorum ya, lütfen bundan tıbbı ve doktorları boş verin
anlamını da çıkarmayın. Böyle bir anlayış çok tehlikeli sonuçlar doğurur ve
haddimi aşmış olurum. Gerekiyorsa, tabi ki doktora gideceksiniz. Tıp konusunda
eleştirebileceğim bir sürü konu var tabi ki ve buna ilerde değineceğim. Bana
göre en büyük eksik bütün uzmanlık dallarının hepsi insanı bölüm bölüm ele
almasıdır. İnsana bir bütün olarak bakmazlar genelde. Ama insan belli bir
çevrede yaşar, fiziksel ve toplumsal. Değişik meslekleri ve alışkanlıkları var.
Çocukluktan gelen endişeleri korkuları var. Bizi biz yapan o kadar çok etken
varken, hekimlik bedenimizin bir bölümünü soyutlayıp ele alır. Göz doktoru göze
bakar, kardiyolog da kalbe bakar. Bizler belki bölümlerden oluşuyoruz iskelet,
iç organlar, beyin, kas sistemi ve saire. Ama biz bir bütünüz.
Bu "bütün" uyum içindeyse beden de
sorunsuz çalışır. Ruhumuz da bu bütünün bir parçası. Belki de en önemli
parçası. Bazen yaşadığımız hayat, çevremiz, sevdiklerimiz, hayat arkadaşımız ya da çalışma ortamımız
ruhumuzu sıkar hatta hasta eder. Bu durum da bedene olumsuz etki eder. Sonra
hemen doktora koşarız. Doktor da kendi uzmanlık dalına göre hastalığı ya da
rahatsızlığı tedavi eder. O sadece kendisiyle ilgili bölüme bakar. Bütün'e
değil. Ama biz bir bütünüz, ruhu olan. Ya ruhun seni hasta ediyorsa? Ya bedenin
sana bir şey anlatmaya çalışıyorsa. Örneğin mide bağırsak sorunu yaşıyorsun
doktora gidiyorsun sana ilaç veriyor. Verecek tabi, versin de zaten. Ama o doktor sadece mide veya bağırsağınla
ilgilendiği için sana şu soruyu sormaz: "neyi hazmedemiyorsun" Yaşadığın hangi olayı hazmedemiyorsun bir
türlü. Burada doktoru da eleştirmiyorum, çünkü sistem bu şekilde işliyor ve
doktora böyle eğitim verilmiş, böyle biliyor.
Başka türlüsünü bilmediği için de sana yardım edemez.
Bende sedef
hastalığına bağlı kronik Romatoid Artrit var (dı). Buna halk dilinde romatizma
derler. 200 kadar çeşidi var ve bendeki türü en beterinden. Sürekli
çıldırtacak kadar ağrıtan, bütün eklemeleri etkisi altına alıp ağır hasar
bırakan türden. Bir doktorum benim Artrit
türünün, kanserin son evresindeki hastaların ağrılardan sonra en şiddetli ağrı
veren tür olduğunu söylemişti. Hiç şaşırmadım. Ben de yıllarca bu sağlık
sisteminin içinde bulunuyorum. Yaşadıklarıma bakarak bu güne kadar sadece romatizmamla ve onun belirtileriyle
ilgilendiklerini söyleyebilirim. " Bedenin sana ne anlatmaya çalışıyor
?" "Ruhunu seni bu kadar hasta edecek kadar ne sıkıyor ?"
"Hayatında doğru gitmeyen nedir ? " gibi soruları soran olmadı hiç.
Kendime böyle soruları sormak hatta
sormayı aklımın ucundan geçirmek yıllarımı aldı. Aklım başına geldiğinde de 23
yıl geçmişti bile.
Hayat her ne olursa olsun çok güzel ve her dakikası çok
değerli. Ve ben bu soruları sormayı akıl edemediğim için bu değerli dakikalar
acılar ağrılar içinde geçti. Şimdi ki aklım olsaydı desem ne yazar. İlla ki bir
atasözü kullanmak gerekiyorsa, öyleyse "zararın neresinden dönersen
kardır" sözü olsun. Hiç bir zaman geç kalmış sayılmazsın. Önemli olan beni
bu kadar iyileştirecek olan yolu bulmuş
olmam.
Bu arada
televizyon reklamlarına benzediğimin farkındayım. Sürekli doğru yoldan bahsedip
bir türlü sadede gelmiyorum. Sürekli "az sonra " durumları.
Bu kitapta
biraz otobiyografi, biraz kişisel gelişim, biraz bilimsel açıklamalar, biraz
bitkisel ilaç tarifleri, biraz da bilmiş bilmiş tavsiyeler bulacaksın. Yani
ortaya baya karışık bir şeyler çıkacak.
Haydi başlayalım o zaman.
beğendiysen tavsiye et 😊
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder