Biz stres altındayken, bedenimiz, bir
stres hormonu olan Kortizol salgılar. Bu, canlıların hayatta kalmasını sağlayan
en temel koruma sistemidir ve bu mekanizma sürüngen, yani ilkel beynimiz
tarafından çalıştırılır. Biz buna "savaş ya da kaç diyoruz". Bir
aslanla karşılaşıyorsun, ya aslanı vuracaksın ya da kaçacaksın. Ne yaparsın?
Tabi ki kaçarsın. Beyin, alarm zillerini duyar duymaz kortizol salgılatır ve
böylece kaçıp kurtulmak için gerekli kaynaklar mobilize edilir. Kalp daha hızlı
atar, daha çok kan pompalanır ve kaslara gönderilir... ne de olsa kaçman lazım,
bacaklara kuvvet. Şimdi bedenin kullanabileceği belli sayıda kaynakları var.
Olağanüstü hal için kaynakları nereden bulacak, bütün iç organlar gerekli, duyular
gerekli; onların çalışmasını hiç bir şekilde kısamaz. İşte bedenin her zaman
bir yedek kuvveti vardır o da bağışıklık sistemi. Olağanüstü ihtiyaç olduğunda
ek kaynak sağlamak için bağışıklık sisteminin çalışması kısıtlanır.
Buraya kadar her şey iyi güzel de...
devamlı stres altında kaldığımızda ne olur? O alarm zilleri hiç susmaz ve beden
devamlı bağışıklık sisteminin kaynaklarını kullanır. Karsınızda sürekli bir
aslan duruyormuş gibi, her daim gergin, her daim vurmaya ya da kaçmaya
hazırsınız. Hep cepten yerseniz, haliyle hazıra dağ dayanmaz. Beden de bu
mantıkla çalışır. Parayı yediniz bitirdiniz mi eviniz barkınızdan olursunuz.
Bedende de hastalıklar başlar, çünkü güvenlik görevlilerini başka yerde
kullandığınız için, mıntıkayı koruyacak savunma yoktur.
Bazen şöyle bir durup düşünmek gerek;
ben kendime ne yapıyorum böyle? Bu niçin yapıyorum? Hayatınız ve kendinize
dışarıdan bakmaya çalışın, bir yabancının gözüyle bakın. Sonra gördükleriniz
bir analiz edin. Sizi strese sokan durumları bir gözden geçirin. Neler
değiştirebilirsiniz? Başkaların sözleri ve davranışları bizim kontrolümüzde
değil, ama buna nasıl tepki vereceğimiz bizim kontrolümüzde.
sevgiyle kalın 😊
Tülay Okcu
Tülay Okcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder