Translate

14 Şubat 2017 Salı




3. BÖLÜM  PAZAR GÜNÜ sigarasız ilk günüm

Saat on buçukta uyandım ve gözümü açar açmaz bugünün farklı olduğunu hissediyorum. Neyin farklı olduğunu hatırlıyorum ve kalkıyorum. Ama çok üzgünüm. Kahvaltı niyetine bir dilim ekmek yemeye çalışıyorum ama üzüntüm iştahımı kaçırıyor. Üstüne sigara içemeyeceksem kahvaltı etmenin anlamı ne? Yıllardır ilk defa sabah kahvesi içmiyorum. Dakka bir gol bir durumları olmasından çekiniyorum. Kahve-sigara kafamda rakı- balık gibi bir ikili.

Zaman geçmek bilmiyor. Saatin saniye saniye ilerleme sesine sinir oluyorum. Televizyonda müzik kanalı açıyorum... ama oradaki şarkıları bile sigarama söylüyorlar sanki ... "bugünüm sensiz geçti" "haydi gel içelim" " bir sevmek bin defa ölmekmiş" .... yok bu böyle olmayacak. Alman belgesel kanalı izlemeye karar veriyorum. Konu tam benlik ... arkeoloji, eski Roma'da Yunanda günlük hayat, bir belgesel bitiyor diğeri başlıyor.  Normalde vantuz gibi çektiğim bilgiler umurumda değil. Tek düşündüğüm, sigara ne zaman kullanılmaya başlandı acaba. Ve onca belgeselden hatırladığım sadece bir sahne var: kazıları yapan arkeoloğun arkadaşının elinde sigara vardı.

Her saniyesini saydığım üç saat zar zor geçti. Zaman geçsin diye evde iş yapıyorum ama böyle garip bir durum var: işler çarçabuk oluyor,  ama zaman geçmiyor. Bulaşık makinesini boşalttım, çamaşır astım,  banyoyu temizledim ve sadece 40 dakika geçmiş olamaz yani.
 Bari şu haşladığım patatesleri soyayım, hedefim öğlen sağlıklı bol yeşillikli bir patates salatası yemek. Bu karar büyük bir hata. Sigarayı bıraktığın gün haşlanmış patates soymayacaksın.  Kabukları soymaya çalıştıkça elime yapışıyor ve bir türlü gitmiyor. Jaws film müziği gibi öfkem kabardıkça kabarıyor. Patatesi öldürmek istiyorum. Tamam Patates haşlandığı için zaten ziyadesiyle ölü olabilir. Ama kabukları elime yapıştı, bu ne cüret. Ve bende kayış kopuyor, normalde kesme tahtasında özenle kestiğim patatesleri avucumun içinde sıkıp parçalıyorum ve kaseye atıyorum. Hani yeşilçam filmlerinde jön çok dellenince elindeki içki bardağını öyle sıkar ki elinde parçalanır.... ben de patateslerin canına okuyorum. Dördüncü patateste tahammül sınırıma ulaşıyorum, kalanları borcama atıp fırına veriyorum, patates salatasının yanında fırın patates olsun ne fark eder ki.
Zaten moralim çok bozuk, sigara içemeyeceksem batsın bu dünya, neden yaşıyorum ki, herkesten ve her şeyden nefret ediyorum.  Ve ilk gün, ki bence en zor gün, böyle ağır çekimde sürüp gidiyor

Ama gece olup da yorganını üstüne çektiğinde, bağımlılığına direnebilmiş olmanın verdiği mutluluk ve güç hissi paha biçilemez.
devamı var tabi ki.... uğramaya  devam edin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder