İyileşme Akademisi
İyilik dolu bir Dünya için...
Translate
20 Mayıs 2018 Pazar
16 Nisan 2018 Pazartesi
12 Nisan 2018 Perşembe
9 Ekim 2017 Pazartesi
Bilinçaltındaki 21 Gün Kuralı Nedir?
Herhangi bir alışkanlık kazanmak istediğinizde ya da bir alışkanlığınızı
değiştirmek istediğinizde çevrenizden daima duyduğunuz bir cümle vardır:” 21
gün dayanırsan geçer!”. Kimimize göre bir şehir efsanesinden farkı olmayan bu
cümle aslında içinde ciddi bir bilim barındırıyor. İnsanların çoğu için bu süre
yetersiz ya da gereksiz olarak görülebilir. Oysa 21 gün beynin yeni bir şeyi
kabullenmesi ya da var olan bilgiyi unutması için tamamen yeterli bir süre.
21 Günün Gizemi Nedir?
Bu gizem, yeniden öğrenmeyi destekleyen, olumlu ya da olumsuz inançlar ile
davranış halini almış alışkanlıkları terk etmeye yarayan beynin ihtiyaç duyduğu
süredir. Beynin yeniden programlanabilmesi için 21 günlük bir süreye ihtiyacı
vardır. beyin 21 günde kendine format atarak yeniden programlanır.
Kuantum, Newton gibi fizikten beslenen herkesin, kısaca bilim insanlarının
da desteklediği bu kural bir hurafe değil gerçektir. Kişi böylece kendine
istediği alanda yeniden format atabilme yeteneğine sahip olabilir.
21 Gün Kuralını Diyet Yaparken Kullanabilirsiniz
21 gün kuralı
kişinin sadece fiziksel bedenini değil, aynı zamanda ruhsal dönüşümünü de
desteklemesi açısından önemlidir. Diyet yapan biri için en zor zamanlar ilk
günlerdir. Genel olarak baktığımızda pek çok kişi tatlı yeme alışkanlığı sebebi
ile diyetini devam ettiremez. Oysa 21 gün kuralını uygulayan bir kişi, 21 gün
boyunca ağzına tatlı sürmediği
takdirde beyin bu tadı kendine format atarak unutacak, böylece diyet yapan
kişinin tatlı yeme isteği de ortadan kalkacaktır.
Yeni Alışkanlıklar Kazanmak Çok Daha Kolay
Bir alışkanlığı ondan kurtulmaya
çalışarak değiştirmeniz oldukça zor. Oysa yeni bir alışkanlık kazanmanız
sandığınızdan çok daha kolay olacaktır. Aynı şekilde kötü bir alışkanlığı yok
etmek de yeni bir şey öğrenmekten zordur. Eğer yeni bir alışkanlık kazanmak
istiyorsanız, hiç ara vermeden 21 gün boyunca aynı alışkanlığı tekrar
ettirmeniz gerekmektedir. Çünkü alışkanlık haline dönüştürmek istediğiniz
yeniliğin zihinde ve hücresel bellekte kalıcı olarak yerleşmesi 21 gün sürer.
Alışkanlıklar
tekrarlanarak kazanılırlar. Zihniniz ve kaslarınız her gün düzenli olarak
tekrar edilen bir şeyi otomatiğe bağlar. Bireysel gelişim yolculuğunuzda
bilinçaltınıza bir süre tanımanız yerinde olacaktır. Bu sürede bilinçaltınız
olgunlaşacaktır. Burada asla unutmamanız gereken tek kural var; 21 gün boyunca
istediğiniz şeyi hiç sekteye uğratmadan her gün düzenli olarak yerine getirmeniz
geriyor.
Yürüme Eylemini Düşünerek Yapmıyoruz
Sık tekrar ettiğiniz şeyleri bir süre
sonra düşünmeden yaptığınızı fark ettiniz mi? Sabah uyandığınızda istemsizce
yüzünüzü yıkadığınızı ve yürüdüğünüzü fark etmeniz bile tekrarlanan şeylerin
düşünmeden gerçekleştirildiğine örnek olarak verilebilir. Bu açıdan
düşündüğümüzde hayatımızdan çıkmasını istediğimiz ve hayatımıza katmak
istediğimiz tüm davranışları düzenli tekrarlar ile yaşamımızdan uzaklaştırmamız
ya da kazandırmamız mümkün olacaktır.
Kaynak: Kadın.com
Yarım kalmışlık Sendromu ya da Zeigarnik Etkisi
Zeigarnik etkisi, ilk kez Rus
psikolog Bluma Zeigarnik tarafından keşfedilmiştir ve yarım kalmış,
tamamlanmamış şeylerin daha kolay hatırlanabildiğini ortaya koyan bir
kavramdır. Ve bu etki bize, yarım kalmış aşklarımızı unutamayışımızı, yarıda
bıraktığımız şeylerde sürekli aklımızın kalışını çok net açıklar aslında. Ve
“Devam edecek” şeklinde en önemli yerinde yarıda bırakılan diziler, bu psikolojik
etkinin en bariz örneklerinden sayılabilir.
Rus
psikolog Bluma Zeigarnik’in (resimde solda, evet solda, hayır erkek olan değil,
soldaki kadın) ismiyle anılıyor. Viyana’da gittiği restoranda otururken tuhaf
bir durum Zeigarnik’in dikkatini çekiyor. Garsonların siparişleri sadece servis
sürecinde hatırladıklarını fark ediyor. Servisi tamamladıklarında siparişler
hafızalarından buharlaşıp gidiyor.
Çalışmalarına dönen Zeigarnik bu durumla ilgili bir
teori geliştirmeye koyuluyor. Laboratuar ortamında bir deney oluşturuyor.
Deneklere yirmi kadar basit görev veriyor; bulmaca çözmek, ipe boncuk dizmek
gibi görevler. Yalnız bazen araya girip yapmakta oldukları işi yarıda
kesmelerine neden oluyor. Daha sonra deneklere hangi görevin daha çok
akıllarında kaldığı soruluyor. Tamamladıkları işlerden çok yarım bırakmak
zorunda kaldıkları işleri hatırlayanların sayısı diğerlerinin iki misli
çıkıyor. Arkası
Yarın
İşte size bir ipucu daha: Seyirciyi o kanalda tutmak
için televizyoncuların kullandığı en eski numaralarından biridir haftalık dizi
filmler. Dizinin son sahnesi şok edici, yarım kalmış, sonucu belli olmayan bir
resimle biter örneğin. Kahramanımız balkondadır ve arkasından yaklaşan bir
gölge onu sırtından iter. Sahne burada dondurulur. Kahramanın düşüp düşmeyeceğini
öğrenmek için ertesi haftayı beklememiz gerekiyordur.
Sonra şu yazıyı görürüz: DEVAM
EDECEK
Ertesi hafta sonucu görmek için yine o kanalı
açarsınız çünkü gizem aklınızda kalmıştır, zihninizi hâlâ meşgul etmektedir.
Tamamlanmamıştır.
Büyük romancı Charles Dickens da aynı tekniği
kullanırdı. Eserlerinin çoğu, daha sonradan tam olarak yayımlanmış olsa da önce
tefrika halinde basılmıştır. Oliver Twist örneğin.
Madem Başladım O Zaman Bitireyim
Madem Başladım O Zaman Bitireyim
Bütün bu örneklerin ortak noktası şu ki, insan bir
işe başladı mı onu yarım bırakmaktan çok bitirmeye eğilimli oluyor. Erteleme
illetine şayet haddinden büyük bir işle karşı karşıyaysak tutuluyoruz ve o işe
başlamayı sürgit geciktiriyoruz. Bu da genellikle ya nasıl ya da nereden
başlayacağımızı bilemediğimiz durumlarda oluyor.
Zeigarnik Etkisinin bize öğrettiği şu ki, ertelemeyi
yenmekte kullanabilecek bir silah varsa o da bir yerden, herhangi bir yerden
başlamak.
En zor kısmından başlamayın elbette. Önce daha kolay
olan kısımları deneyin. Büyük bir projenin bir parçasının bile altından
kalktığınızda gerisi gelecektir. Bir kere başladınız mı içinizde bir dürtü
oluşur. “Madem başladım, bitireyim.” Zihninizin gerisinde, farkında bile
olmadığınız bu küçük ses sizi o görevi tamamlamaya teşvik eder. Dünyanın her
yanında onca insan Lost dizisini nasıl seyretti sanıyorsunuz?
Gayet basit bir tekniktir bu ama sıklıkla aklımızdan
çıkar; yine gidip bir işin en zor kısmına dikeriz gözümüzü ve gözümüzde
büyütürüz işi. “Yapamayacağım” düşüncesi ertelemenin en sevdiği kardeşidir.
Yalnız Zeigarnik Etkisinin önemli bir istisnası var.
Bir şeyi elde etmek için yeterince motive olmadığımız durumlarda bir işe
yaramaz. Şurası gerçek ki, bir şeyi imkânsız ya da sıkıcı buluyorsak zahmete
girmeyiz.
Ama ulaşılabilir bulduğumuz bir amaç için sadece bir
adım atmak çok büyük bir fark yaratır.
Yani uzun lafın kısası, yarım bıraktığımız her şey zihnimizi oyalar...
Kaynak: Kuraldışı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)